CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Soçi Mutabakatı sınırlarına çekilmesi için Suriye rejimine verilen sürenin son günlerine gelindiğini belirterek, “Türkiye, İdlib konusunda kendi harekat planlarını uygulamak üzere her türlü hazırlığını yapmıştır. Her operasyonda olduğu gibi bu konuda da bir gece ansızın gelebiliriz diyoruz. Daha açık bir ifadeyle İdlib Harekatı bir an meselesidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin TBMM Grup Toplantısı’nda konuştu. Dün akşam Manisa’da meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunarak konuşmasına başlayan Erdoğan, FETÖ’nün siyasi ayağı tartışmalarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
‘FETÖ’YE SAVAŞ AÇAN ŞAHSIM VE AK PARTİ’DİR’Ekrana yansıtılan görüntüler üzerine konuşmasını sürdüren Erdoğan, Türkiye’de FETÖ meselesinin çok uzun ve derin, sosyal, siyasi, kültürel kökleri olduğunu, bu yapının diğer pek çok sivil toplum örgütü gibi toplumun ve hukukun meşru kabul ettiği sınırlar içinde faaliyet yürütürken tehdit ilan edilmediğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne zamanki bu yapının eğitim, hayır, dayanışma sınırlarını aşıp devleti eli geçirmeye çalışan bir örgüt olduğu netleşmiştir, işte o zaman karşısında bizi, milletimizi ve hukuku bulmuştur. Türkiye’de FETÖ’nün serpilmesinde, büyümesinde, güçlenmesinde herkesin payı olabilir, ama bu ülkede FETÖ’yü terör örgütü olarak ilan edip ona savaş açan şahsım ve AK Parti’dir. Şunu da çok açık net söyleyeyim. Bu süreçleri iyi bilen birisiyim ve FETÖ’nün bu ülkede anlaşamadığı, görüşemediği tek lider vardır, o da merhum Erbakan hocamızdır. Erbakan hocamızdan nefret eder ve hiçbir zaman da bir araya gelmemişlerdir, ama şimdi Erbakan hocamla beraber olduğunu iddia eden malum zat ne yazık ki, onun müritleriyle, onunla dirsek temasında olanlarla beraber yürüyorlar. Onları da herhalde ismen zikretmeme gerek var mı? İsraf olur” dedi.’YAŞ’TA ÖNÜME TEK BİR FETÖ’CÜNÜN DOSYASI GELMEDİ’Her gün birilerinin çıkıp FETÖ konusunda ahkam kesmeye çalıştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Halbuki bu ülkede vesayet güçleri yıllarca FETÖ’ye en küçük bir şekilde dokunmamışlar, tam tersine Allah diyen, kitap diyen, namaz kılan, eşi başörtülü kim varsa onları tasfiye etmenin yollarını aramışlardır. İrtica ile mücadele kisvesi altında din düşmanlığı yapılmasına elbette biz de milletimiz de rıza gösteremezdik. Başbakanlığım boyunca YAŞ’larda önüme tek bir FETÖ’cünün dosyası gelmedi, gelen dosyalar hep mütedeyyin insanlarla ilgiliydi. Çünkü takiyyeyi bir hayat biçimi haline getiren FETÖ’nün hiçbir mensubu din ile, diyanet ile ilişkili bir görüntü vermiyordu. Milletin değerleriyle uğraşmaktan kendi bünyelerini habis ur gibi saran FETÖ tehdidini görmeyenlerin bugün bizi suçlaması aslında kendi gafletlerini saklama çabasından başka bir şey değildir. Yıllarca siyasi alanda insanları değerlendiren, ibadetlerinden, kıyafetlerinden dolayı onlara saldıranların durumları da aynıdır. Bunlar FETÖ tehdidi ortaya çıktıktan ve mücadele başladıktan sonra birden karşımıza en büyük FETÖ savunucusu olarak çıkarak aslında ne kadar omurgasız olduklarını göstermişlerdir. Demokrasi, insan hakları, hukuk, adalet söylemlerini FETÖ ile mücadeleyi sulandırmak, FETÖ tehdidini hafifletmek için kullananlar, bu millet için en az FETÖ zihniyeti kadar tehlikelidir. Meydanı, demokrasinin kendilerine sunduğu zemini yalanları ve iftiraları ile milleti zehirlemek için kullananlara asla bırakmayacağız. Türkiye’nin terörle mücadeleden ekonomiye kadar her alanda tarihinin en büyük mücadelelerinden birini verdiği şu dönemde, ülkenin ve milletin dikkatini dağıtmak, enerjisini heba etmek isteyenlere izin vermeyeceğiz.”‘İŞGAL PROJESİNİ 10 YIL ÖNCE FARK EDİP TEDBİR ALMAYA BAŞLADIK’Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’yü bir terör örgütü olarak tanımlayıp mücadeleyi başlatırken, karşılarındaki sorunun büyüklüğünü bildiklerini, ancak CHP’nin ve bu tip yapılara karşı gözüken çevrelerin bir anda karşılarına en büyük FETÖ yandaşı olarak çıkacaklarını tahmin edemediklerini dile getirdi. Bu yapıyla en başından beri hem meşrebi hem itikadi sorunları olduğunu belirten Erdoğan, buna rağmen bu yapıya hukuk ve hakkaniyet sınırları içinde yaklaştıklarını ifade ederek, “Doğrusu ben de görüştüm, bunu kaçırmama gerek yok ve liderler içerisinde zaten ilişkisi olmayan sadece Erbakan hocamdı. Demirel’in görüşmüşlüğü vardır, Ecevit’in, Erdal İnönü’nün görüşmüşlüğü vardır. Şu andaki beyefendinin aynı şekilde hepsinin bunlarla görüşmüşlüğü vardır ve irtibatları ileri derecededir. Vesayet tüm gücüyle üzerimize gelirken, hem bu işin arkasındaki FETÖ gölgesini hem de örgütün bürokratik ve toplumsal işgal projesini fark edip gereken tedbirleri 10 yıl öncesinden almaya başladık” diye konuştu.Sürecin 2010 yılında başladığını, ilk zamanlar bu yapının oluşturduğu tehdidi kendi çevresine bile anlatmakta zorlandığını kaydeden Erdoğan, MİT kumpasının, bu yapının gerçek niyetinin şüpheye mahal bırakmayacak şekilde anlaşılmaya başlanmasını sağladığını, siyasette ve bürokraside teşhis ve tespit ettikleri FETÖ’cüleri süratle tasfiye etmeye başladıklarını anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan şu değerlendirmelerde bulundu: “FETÖ’nün devlet ve toplum hayatımızın kılcal damarlarına kadar sızmasının tarihi eskidir ve müsebbipleri çoktur, ama FETÖ ile gerçek anlamda amansız bir savaşa tutuşan tektir, 2010 itibariyle o da biziz. Biz ülkenin yönetimini devraldığımızda güya bu konuda en hassas kurumlar ordunun, emniyetin, yargının, akademinin kritik noktaları zaten örgüt tarafından işgal edilmişti. CHP dahil olmak üzere yıllarca irtica ile mücadele bahanesiyle cadı avına çıkar gibi Müslüman avına çıkanların, tek bir gün bile gerçek anlamda FETÖ’cüleri hedef aldıkları görülmemiştir. Çünkü dosyaları hazırlayanlar kimlerdi? Silahlı Kuvvetlerin içerisindeki, emniyet içerisindeki, devletin kurumları içerisindeki FETÖ’cülerdi. Terörist başının ismi ve örgütün rumuzu şimdi daha iyi anlıyoruz ki kasıtlı bir şekilde Müslümanlara karşı yürütülen saldırıların maskesi olarak kullanılmıştır. MGK’da biz bu meselenin üzerine gidene kadar alınan kararların hepsinin de gerisindeki gizli niyetin FETÖ ile mücadele değil, toplumsal reaksiyonu tetikleyerek FETÖ’yü koruma olduğunu görüyoruz.”‘1 DOLARLIK BANKNOTU VAR MI, MERAK EDİYORUM’Arkadaki gerçek oyunun ortaya çıkmaması için kurulan tezgahın yıllarca başarıyla yürütüldüğünü, Kasım Gülek’ten Bülent Ecevit’e kadar namlı CHP’lilerden, 12 Eylül ve 28 Şubat darbecilerine kadar herkesin bu oyunda üzerine düşen rolü oynadığını ifade eden Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile ilgili ise şunları söyledi: “Bu oyunun son perdesinin başrolü de Kemal Kılıçdaroğlu’na verilmiştir. Dikkat ediniz, 15 Temmuz gecesi FETÖ şahsımdan bakanlarımıza, bürokratlardan medya temsilcilerimize kadar, iktidarıyla muhalefetiyle pek çok milletvekiline kadar herkesin peşine düşmüştür. Bir tek kişi FETÖ’nün özel ilgisine, himayesine, korumasına mazhar olmuştur, o da Kemal Kılıçdaroğlu’dur. İstanbul Atatürk Havalimanı’nda FETÖ’cülerin tanklarıyla burun buruna gelen bir genel başkanın önünde bir anda tüm yollar açılmıştır. Tankların arasından VİP nizamiyesinden uğurlanan kim? Kılıçdaroğlu. Burada ilginç olan bir şey daha var, ‘Haberim olsaydı, ben de beklerdim’ diyor. Bütün milletin haberi oldu, on binler havalimanında, ama Bay Kemal’in kulağı var, duymamış ve o geldi Bakırköy’e, belediye başkanının evinde televizyondan süreci izledi, kahvesini orada içti. Sayın Kılıçdaroğlu, biz tankların karşısındaydık, biz F-16’ların, helikopterlerin altındaydık, milletimle beraber biz havalimanındaydık, ama sen Bakırköy’de başkanının evinde kahve yudumluyordun. Şahsımı öldürmek için helikopterle, uçakla, tankla, özel yetiştirilmiş timlerle arayanlar Marmaris’ten ta Atatürk Havalimanı’na kadar Kemal Kılıçdaroğlu’na bu şefkati niçin gösterdiler? İnsan bu şahsın evinin ve cüzdanının en gizli köşesinde 1 dolarlık bir banknot saklayıp saklamadığını da merak etmiyor değil. Bana da adaya gitmemi tavsiye edenler oldu, ben de o kardeşimize dedim ki ‘Ben bu topraklarda doğdum, bu topraklarda öleceğim”‘DARBENİN KONTROLÜ SİZDEYDİ AMA BAŞARAMADINIZ’15 Temmuz gecesi helikopterle önce Dalaman’a ardından uçakla İstanbul’a gittiğini hatırlatan Erdoğan, 10-15 dakikalık gecikme yaşanması halinde darbecilerin kendisini vuracağını belirterek, şunları söyledi: “Ey Kılıçdaroğlu, sen hala milleti aldatmakla meşgulsün. Kontrollü darbe… Doğru kontrol sizde, ama başaramadınız. Şimdi buradan soruyorum. Şayet 15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı ertesi gün Kemal Kılıçdaroğlu milletin karşısına acaba hangi sıfatla çıkartılacaktı? Darbe girişimini kurgu diyerek önemsizleştirmeye çalışan darbeciler için adalet yürüyüşü yapan, danışmanından milletvekiline etrafındaki nice kişi FETÖ’den hapse atılan böyle bir siyasetçinin örgütle hiçbir ilişkisi olmadığına, soruyorum nasıl inanabiliriz? Kılıçdaroğlu’nun FETÖ ile ilişkisi bu örgütün deşifre olduğu 17-25 Aralık ile hızlanmış, 15 Temmuz’un ardından da zirveye çıkmıştır. Eline milletin kanı bulaşan bir örgütün savunuculuğuna soyunmanın siyasetle, siyasi hesapla, şark kurnazlığıyla, çıkarcılıkla dahi ilgisi olamaz. Bunun adı örgütün kendisine verdiği kamikaze görevini yerine getirmektir.” FETÖ’nün gerçek organizasyon şemasını çıkartmakta zorlandıklarını anlatan Erdoğan, “Bizi en çok da ülkemizin her köşesine ve dünyanın dört bir yanına sosyal ve ekonomik bir örümcek ağı gibi yayılan bu örgütün CHP içinde böylesine güçlü olması şaşırttı. Devlet FETÖ’yü her yerde elbette izlemiştir, ama CHP Genel Merkezine yeteri kadar bakılmadığı anlaşılıyor” ifadelerini kullandı.’MÜCADELE OLMASAYDI TÜRKİYE’Yİ İŞGAL EDECEK GÜCE ULAŞIRDI’Son dönemde tedavüle sürülen en sinsi oyunlardan birisinin de TBMM’nin hedef alınması olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu mesajları verdi: “Kılıçdaroğlu ve CHP ekibiyle kimi eski askerlerin koçbaşlığını yaptığı bu oyun, geçmişte darbecilerin ve cuntacıların milli iradeyi ipotek altına alma yöntemlerinin bir başka versiyonudur. TBMM’den çıkan her kanun, her karar beğensen de beğenmesen de, katılsan da katılmasan da, tüm meclisin, tüm milletvekillerinin namusudur. Buna saygı duyacaksın. Kılıçdaroğlu ve avanesi milli iradeye saldırarak, kendi namuslarını ayaklar altına almaktadır. Yargının FETÖ’nün tasavvutundan kurtarılabilmesi için verilen mücadeleyi değersiz hale getirmeye ve hatta tam tersi göstermeye çalışan herkes hükmen FETÖ’cüdür. Çünkü şayet 17-25 Aralık darbe girişiminin ardından yargıda verilen mücadele olmasaydı, 15 Temmuz dahil, diğer saldırıları hukuk devleti sınırları içinde göğüsleyemezdik. FETÖ’cülerin kendi çıkarları ve hedefleri için her kılığa, hatta CHP’li kılığına bile girdiklerini düşündüğümüzde, siyasette ve bürokraside bu örgüt mensuplarının teşhisi ve tasfiyesinin sorunu daha iyi anlaşılacaktır. Şayet 10 yıldan beri CHP’ye rağmen yürüttüğümüz mücadele olmasaydı, bugün FETÖ ülkemizi tümüyle işgal edecek güce çoktan ulaşmıştı.”‘GEZİ MASUM BİR AYAKLANMA HADİSESİ DEĞİL’FETÖ’nün 40 yıllık birikimini riske atarak başlattığı 15 Temmuz darbe girişiminin sebebinin yürüttükleri mücadeledeki kararlılık olduğunu vurgulayan Erdoğan, dünyanın 160 ülkesine yayılan FETÖ’cülerin de peşine düştüklerini belirterek, “Hala 15 Temmuz neydi, ne değildi tartışması yapan, hala 15 Temmuz’u anlayamamış gibi davranan zihniyet bizzat bu işin parçasıdır. By-lock listelerinin HTS kayıtlarının darbe gecesi görüntülerin ve görüşmelerinin yargının elinde olduğunu bildikleri halde, sırf kafa karıştırmak için bunları dile getirenler de bizzat işin parçasıdır. Biz kimin ne dediğine bakmadan, bu kervanı yürütecek, FETÖ ile mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceğiz. FETÖ’nün eline tutuşturduğu malzemelerle bizim karşımıza çıkanların ömürleri çakmak taşının çıngısının ışığı kadar olur, ama Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle bu mücadele bu dava ilelebet sürecektir” dedi. Gezi Olayları ile ilgili davadan çıkan beraat kararlarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gezi olayları aslında tıpkı askeri darbeler, muhtıralar, terör örgütlerinin saldırıları, FETÖ’nün 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri gibi devleti ve milleti hedef alan alçak bir saldırıdır. Bay Kemal aydınlık gençler diye vasıflandırıyor, bunlar başta şahsı olmak üzere aldatılmış gençlerdir. Bu aldatılmış gençlere orada çevreci sıfatı verilmek suretiyle bu ülkede milyonlarca ağaç, fidan diken bir iktidara ağaç sökme yaftası yapıştıranlara ben sadece lanet okurum” görüşünü dile getirdi. Yaklaşık 3 ay boyunca İstanbul başta olmak üzere kimi büyükşehirlerin meydanlarının ve sokaklarının işgal edildiğini, yakılıp yıkıldığını söyleyen Erdoğan, “Milletime sesleniyorum. Bunlar masum bir ayaklanma hadisesi değildir. Bunlar ciddi manada perde arkasında Soros türü, bazı ülkeleri ayaklandırmak suretiyle oraları karıştıran tipler vardır. Onun da Türkiye ayağı malum içerideydi ve bir manevrayla dün onu beraat ettirmeye kalktılar” diye konuştu.’GEZİ’NİN DOLAYLI MALİYETİ YÜZLERCE MİLYAR DOLAR’Erdoğan, olaylar boyunca 46 kamu binası ile 231 polis aracı ve 44 ambulansın kullanılamaz hale getirildiğini, vatandaşlara ait 326 iş yeri ve 201 aracın tahrip edilerek yağmalandığını, kamu hizmetinde kullanılan 80 belediye otobüsü ve 85 otobüs durağının yakıldığını, tüm bu zararların ötesinde 697 güvenlik görevlisinin yaralandığını ve 1 polisin şehit olduğu bilgisini paylaşırken, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gezi olaylarının Türkiye’ye doğrudan maliyeti 1.4 milyar dolarken, dolaylı maliyeti ise yüzlerce milyar doları bulmuştur. Faizler ilk defa Gezi Olayları ile tırmanmaya başlamış, 4.6’dan 13 küsüre ulaşmıştır, bunların sayesinde. İşsizliğin çift haneye çıkması da enflasyonun zıplaması da aynı dönemde gerçekleşmiştir. Başbakandım, Dolmabahçe’deki çalışma ofisimizin önü Bezmi Alem Valide Sultan Camii’nden Beşiktaş’a doğru oralarda kanallar açılmıştır. Tıpkı güneydoğudaki o kanal açan teröristler gibi bunlar da aynını İstanbul’un göbeğinde Beşiktaş’ta yapmışlardır. Kim bunlar, aydınlık gençler. Sevsinler senin aydınlık gençlerini… Bunlar tamamıyla sayenizde aldatılmış gençler. Siz değil misiniz bu ülkede yıllarca terörist olarak tescil edilmiş olanların posterlerini AKM’nin duvarlarına asan? Siz değil misiniz? Hani Atatürkçüydünüz? Taksim Meydanı’ndaki anıta bu posterleri kimler astı? Bay Kemal işte senin takımın bunları yaptı. Eğer sizin aydınlanmış gençleriniz bunlarsa yandık. Bizim aldatılmış gençlere ihtiyacımız yok, bizim bu vatan için feda-i can edecek gençlere ihtiyacımız var.”‘HUKUKUN HER KARARINA SAYGIMIZ VAR AMA’Gezi Olaylarının bitirilmesi için öne sürülen talepleri de hatırlatan Erdoğan, İstanbul Havalimanı dahil bütün büyük projelerin durdurulmasının istendiğini ifade ederek, “Her kim bu olayları masum bir çevre hareketi olarak tanımlıyorsa ya gafildir ya da taammüden bu ülkenin ve milletin düşmanıdır. Toplumumuzu bölmeyi amaçlayan Gezi Olaylarını, ülkemize her yönelik saldırı gibi milletimizle omuz omuza vererek bitirdik” dedi.17-25 Aralık girişimi, çukur eylemleri ve 15 Temmuz darbe girişiminin de Gezi Olayları’nın devamı olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün Suriye’de verdiğimiz mücadeleyi de bu sürecin bir parçası olarak görüyoruz. Gezi’den Suriye’ye kadar uzanan bu saldırı zincirinin hedefi doğrudan Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütünlüğü, Türk Milletinin birliği, beraberliği, kardeşliğiydi. Hukukun her kararına elbette saygımız vardır, ama bizim ve milletimizin gözünde Gezi’nin ve bu kalkışmanın önünde yer alanların hükmü asla değişmeyecektir. Milletimiz müsterih olsun ülkemizin her davası gibi bu meseleyi de sonuna kadar kararlılıkla takip edecek, adaletin tecellisi için son nefesimize kadar mücadeleyi sürdüreceğiz” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib konusundaki gelişmeler ile ilgili de önemli açıklamalarda bulundu. Son zamanlarda Türkiye’yi asıl gündeminden kopartarak, zamanını ve enerjisini boş tartışmalarla harcatmaya yönelik kasıtlı bir kampanyayla karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kampanyanın öncülüğünü CHP’nin yaptığını belirtti.’BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ’Suriye’de destansı bir mücadele yürüttüklerini ve harekat bölgelerine yönelik tacizlere en sert şekilde cevap verdiklerini ifade eden Erdoğan, İdlib ile ilgili Suriye rejimine tanıdıkları sürenin sonuna yaklaşıldığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Şayet bu bölgelerde muhatap ülkeler Türkiye’nin güvenlik kaygılarını karşılayamazsa kendi başımızın çaresine bakmak zorunda kalacağımızı her fırsatta açıkça kendilerine söyledik, söylüyoruz. İdlib’de rejimin saldırganlığını sona erdirip Soçi Muhtırası sınırlarına çekilmesi için son günlere giriyoruz. Artık son ikazlarımızı yapıyoruz. Gerek ülkemizde, gerek Rusya’da, gerekse sahada yapılan görüşmelerde şu ana kadar maalesef arzu ettiğimiz neticeye ulaşamadık. Her ne kadar görüşmeler devam edecek olsa da masada bizim istediğimiz yerin çok uzağında olunduğu bir gerçektir. Türkiye, İdlib konusunda kendi harekat planlarını uygulamak üzere her türlü hazırlığını yapmıştır. Her operasyonda olduğu gibi bu konuda da bir gece ansızın gelebiliriz diyoruz. Daha açık bir ifadeyle İdlib Harekatı bir an meselesidir. Ülkemizin bu konudaki kararlılığını hala anlamamış olan rejime ve onu cesaretlendirene özellikle İdlib’i bırakmayacağız.”ABD Başkanı Donald Trump ile Cumartesi günü yaptığı görüşmede de bu konuyu görüştüklerini açıklayan Erdoğan, “Bu bölgedeki gelişmelerin ülkemizin üzerine getireceği yükü göz göre göre omuzlamaya asla niyetimiz yoktur. Ne pahasına olursa olsun İdlib’i hem Türkiye hem de bölge halkı açısından güvenli bir yer haline dönüştürmekte kararlıyız” dedi.